Yeni yıl, beklenen ümitlerin gerçekleşmediği, sıkıntıların, zorlukların yaşandığı bir yıldan kurtulmanın ve yeni bir yıla yeni ümitlerle başlamak için duydukları sevincin coşkunun dışa vurumudur.
Yeni yıl kutlamaları çok eski yıllarda orta asya’dan beri yapılan bir gelenektir. Orta asyada Türkler yeni yılı gece ile gündüzün savaşı olarak düşünmüşlerdir. Gecenin en uzun olduğu günlerin son bulması, gündüzlerin uzamasını başlaması gündüzün zaferi olarak görmüşler. Gündüzlerin uzadığı güne denk gelen 1 Ocak gününü toy denilen eğlencelerle kutlamışlardır.
Sümerlerde ise yıl başı 21 Mart olarak kabul edilmiştir. Yeni yılın gelişini Nevruzla birlikte bayram havasında kutlamışlardır. Sümerlilerin bu geleneği Selçuklu ve Osmanlılarda da devam etmiştir. Sonraki zamanlarda Müslümanlarla Hıristiyanların birlikte kutlamaya başlarlar. Beraber kutlanan ilk yılbaşı 1829 yılında İngiliz elçisinin katılımıyla Haliçte bir gemide düzenlenen baloda kutlarlar. Kutlamaya Osmanlı adına Kazasker Yahya Bey ve Serasker Hüsrev Paşa katılır.Hristiyanlarla beraber kutlanmasından duydukları memnuniyeti 2. Mahmud’a anlatırlar ve böylece Osmanlıda da yılbaşı kutlamaları 1 Ocak günü başlamış olur. (Miladi takvime göre)
Yeni yıl kutlamalarının günümzde sanıldığı gibi Hz. İsa’nın doğumu ile ilgili değildir. Hz. İsa’nın 25 Aralık’ta doğduğuna inanılır. 25 Aralık günü Hıristiyanlar Noel bayramı yaparlar. Hıristiyanlarda 1 Ocak gününün yılbaşı kutlamalarında dini boyutu yoktur. Yılbaşı günü hıristiyanlar herhangi bir dini tören yapmamaktadırlar.
Yeni yılın gelmesi ile insanlar eski yılda yapamadıkları, başarısızlıkların geride kalması temennisinde bulunurlar. Yeni yılın gelmesi ile güzel hayaller kurmuşlar, yeni dilekler tutmuşlar, dilek ağaçlarına bezler bağlamışlardır.
Yeni yılın kendilerine mutluluk getireceklerine inanmışlardır.
Yeni ümitlerin hayat bulması, geçen yılda yaşanan tüm olumsuzlukların son bulması dileği ile yeni yılınızı kutluyorum.